Hakkımda

04Sude Küçükkınalı

İstanbul, Türkiye

Fitness Antrenörü
Kişisel Fitness Eğitmeni (Personal Fitness Trainer)
Online Fitness ve Egzersiz Danışmanı
Sağlıklı Yaşam Koçu
Fitness Blogger

1981 Mayıs ayında İstanbul’da güzel ailemin ilk çocuğu, 7 aylık zayıf bir kız çocuğu olarak dünyaya gelmişim. Doğar doğmaz sen büyüksün büyük düşünmelisin sorumluluğuyla tanıştığım için ebatım kadar, yemek porsiyonlarım, kıyafetlerim, hayallerim, yaşadıklarım da büyük oldu sanırım.
Çok zayıf dünyaya gelen, çocukluk ve ergenlik dönemlerinde çelimsiz diye tabir edilen ben, lise yıllarında yaşıtlarımdan daha iri ve büyük görünmeyi başarmıştım. Ne okulun en popüler kızıydım ne de parmakla gösterilen havalı saçlarım vardı. Tam bir çirkin ördek yavrusu hikayesiydi benimkisi. Sınıfın en çalışkan inek kızı daha çok yakışıyordu lise yıllıklarına. Liseden sonra dershaneye giderken “Karbonhidrat Diyetiyle “ tanıştım ve hayatımda ilk diyetimdi. 2 ay gibi bir sürede sporla birlikte 65 kilodan 58 kiloya düşmeyi başarmıştım. Annem hala “boyun ondan uzamadı” dese de ben çok memnundum halimden. Hatta boyum 1.68 olduğu için şanslı bile sayılırdım.
Üniversiteyi kazandığımda ortalama bir Türk kadını kadar kilom vardı. 58-60 kiloyla 4 senemi geçirdim. Kilo sorunum olmadı. Çünkü ben standarttım. Ne zayıftım ne şişmandım, bu yüzden hayat çok kolaydı. Her giydiğim yakışıyor ve mutlu ediyordu. Kimseyle de kendimi kıyaslamıyordum, hayat bana güzeldi.
Üniversite sonrası iş hayatım başladı ve plaza hayatı denilen bir gerçekle tanıştım. Plaza hayatı demek, sabah kahvaltı yapmadan sabahın köründe servise binip, elinde bir tostla kahvaltı yapıp, öğlen sezar salata yemek demek yada happy hours saatlerinde tatlıları, pastaları kutlama sebebi sayıp bir güzel yemek demekti. Plazada çalışan herkes pilatese gider, popüler diyet yapar ve diyet yapıldığının bilinmesini istemezler. İstisnalar hariç olmak üzere genelde böyledir. Bitki çayları seramonisini de unutmamak gerek. Bende yavaş yavaş kilo almaya başlamıştım. Sinsi sinsi kanıma girmişti sanki iş hayatının mesai pizzaları. Bol soslu salataları, salata yiyorsun vicdanını rahatlatmak için ama en üstte caju fingers var. İroniye gel! Jile elbise likralı pantalonlardan 10 kilo alıp sanki 3-4 kilo almış gibi hissetmek, kendini sürekli bu hafta sadece salata yiyerek günü bitiricem diyerek teselli etmek ve akşam yine mesaide light kola ve pide söylemek! 1 sene boyunca tartıdan uzak yaşamak, sürekli senin yüzün çok güzel, sen kilolu değilsin ki dost sevgi gösterileriyle karşılanmak. Daha ne söylenebilir ki! Sen her şeyi ye sonra da neden kilo aldım de? Ve işte o gün her şeyin değiştiği yere götürmek istiyorum sizi. İşyerinde toplu fotoğraf çekildik ve ben kendimi tanıyamadım! Bu olamam dedim! Benim yerime şişme kadın koymuşlar dedim o günü nasıl bitirdiğimi bilmiyorum. Herkesin masasında kendimi görüyordum. Evime ışık hızıyla gidip tartıya çıktığımda 92 kilo olduğumu gördüğümde yaşadığım ikinci tramvayı hiçbir filmde hiçbir oyuncu canlandıramaz diye düşünüyorum!!! Hüngür hüngür ağlama koması, kendine kızma, kendine suçluluk duygusu yükleme seansı yaptıktan sonra evde bir ağlama duvarım olmuştu resmen. Evdeki tüm giyemediğim kıyafetleri bir torbaya koyup attığımı ve 3 takım kıyafet bıraktığımı çok iyi hatırlıyorum. Ertesi gün yarı baygın işe gittim tabi ki bir şey yemek içimden gelmiyordu, acil çözüm bulmalıydım.
Sürekli “2 ayda sıkılaş”, “3 ayda fit ol” gibi yazıları araştırma içine girmiştim. 1 senede aldığım kiloyu 3 ayda vermek nasıl hayalse, benim için hayalden daha öteydi. Karşıma sürekli olarak “before/after” hiçbir zaman inanmadığım programlar çıkmaya başladı ve tüm Amerika’yı kasıp kavuran, adından anlaşılacağı gibi “Insanity Workout” programıyla bu şekilde tanıştım. Hayatım değişti! Her şey daha yeni başlıyordu ve mutlu sonla bitmeliydi.
Insanity, kelime anlamı olarak çılgınlık, delilik gibi anlamlara geliyor ki antrenman programını uyguladığınızda neden bu kelimeyi seçtiklerini anlıyorsunuz. Workout ise antrenman demek. Öyle ki bu programa çılgın antrenman demek uygun olacaktır. Programı bulan ve uygulayan kişinin adı Shaun T ve kendisi de programı kısaca şöyle tarif ediyor:
“Bu programı bulduğumda biliyordum ki 60 günde arzu edilen neticeyi almak çok zordu ve bu olsa olsa çılgınlık olurdu ancak tam olarak denemeye cesaretiniz olup olmadığından emin değildim. Ve bir anda program ortaya çıktı. Programı deneyecek bir çok çılgın insan var. Dünyanın en çılgın ve en çok dayanıklılık gerektiren programı olacak kadar çılgın. Sırılsıklam terleyeceğiniz bir program. Bu çılgın program zor mu? Evet kesinlikle. Şu ana kadar DVD’ye aktarılmış en çılgın program mı? Tamamen çılgınlık ama çılgınca sonuçlar alacağınız kadar da etkili.”
İşte aradığım herşey bu programda var dedim ve satın aldım. Programı aldığınızda DVD seti, aylık çalışma takvimi ve beslenme programı beraberinde geliyor. Gerçi beslenme programını Türkiye’de olmayan yiyeceklerle revize etmek gerekebilir ancak her şeyi ile komple bir program ve inanılmaz sonuçlar alıyorsunuz ve ben 30 kilomu 6 ay içerisinde “İnsanity Workout” yaparak verdim ve bu süreçte her zaman tek başımaydım. Haftada 6 gün antreman yapıyor ve soluk soluğa kalıyordum. İlk 1 ay çevremdeki kimseye söylemedim ve fark inanılmazdı. 87 kiloydum ama 75 gibi duruyordum. 2.ay 80 kiloyu tartıda gördüğümde kesinlikle bırakmamaya ve hayatımda önceliği spor ve sağlıklı beslenmeye ayırmaya söz verdim. Kendimle bir anlaşma yaptım. 6 ay boyunca kimseyle görüşmedim, beslenme planıma harfiyen uydum ve 2013 Temmuz ayında kendimden bir Supergirl çıkarmayı başardım! Artık çok güçlü, mutlu ve ulaşılmazdım, popülerdim. Sonra ne mi oldu? 62 kilo olmanın dayanılmaz gücüyle baştan aşağı kendimi, davranışlarımı, zihnimi yani her şeyimi değiştirdim. Artık ben başka biriydim ve bu değişim bana çok güzel fırsatlar ve kapılar açtı.
Kendimi keşfettim. İlgi alanımın “Sağlıklı Beslenme, Wellness ve Fitness” olduğuna karar verdim ve ne olursa olsun bu alanda ilerleyecektim. Plazadaki işimden ayrıldım ve tüm enerjimi kurslar, araştırmaya ve öğrenmeye harcamak istedim.
İlk adım olarak Türkiye Vücut Geliştirme ve Fitness Fedarasyonu’ndan “1.Derece Antrenörlük” belgemi aldım ve kişisel koçluk yapmaya başladım. İncelme serüvenime devam ettiğim ve kilolu olmanın tüm dezavantajlarını yaşadığım için çok doğru iletişim kurabiliyordum danışanlarımla. Ben 30 kilo veren ne ilk kadındım ne de son kadın olacaktım. Bu yüzden yapmış olduğum tüm egzersiz programlarını bana başvuran kişiler için de uygulamaya başladım ve instagram sayfamda birçok kişiye spor konusunda destek vermeye başladım.
Bu güzel giden birçok şeyin arasında eşimle tanıştım ve 10 ay gibi kısa bir sürede evlendim ve 7 yıldır mutlu ve huzurlu bir evliliğim var. Evlendiğimde kilo almamaya kararlıydım. Çünkü 62 kilodan kilo koruma programı yapmadığım için spor yapmama rağmen kilo almaya başladım ve 68 kiloyla dünya evine girdim. Evliliğimin 4 ay boyunca diyetsiz sağlıklı beslenerek kilomu spor yaparak korudum ve Ocak ayında tekrar kendime milat yaparak bir kere daha hedefime ulaşmam gerektiğini kendime hatırlattım. Hedefim 52 kilo olmaktı ve egzersiz programlarının hepsi konusunda bilgim vardi. Nasıl beslenmem gerektiğini biliyordum ve Supergirl Değişim Programlarımla sağlıklı beslenme, porsiyon kontrolüyle 6 ay gibi bir sürede 18 kilo verdim ve şuan 50 kiloyum. Hiç olmadığım kadar sağlıklı ve formdayım, hayatımda bu kiloyu en son 10 yıl önce gördüm. Bu yüzden çok mutluyum!
Supergirl olmak için 2 BEDEN İNCEL ve SUPER İNCEL programlarımla dünya çapında birçok kadınla her hafta cm cm inceliyoruz ve rüyalarımızdaki mutlu bedenlerimize kavuşuyoruz. Hep birlikte doğru egzersiz yapmak, sağlıklı incelmek için kitaplarımla, eğitimlerimle ve seminerlerimle karşınızdayım.

× Whatsapp için Tıklayınız.